12 Kasım 2016 Cumartesi

BAKMAK VE GÖRMEK

 
 
 
Bu kısa filmi yıllar önce izlemiş ve çok hoşuma gitmişti. Bugünse bana daha farklı geldi. Bakmak ile görmek arasındaki farkı anlatma gereği hissettim..
Aslında bu konunun daha geçmişi vardır bende. İlk bakmak ve görmek arasındaki farkı lise edebiyat kitabında Peyami Safa’nın bir yazısından alıntı yapılarak yazılmış, okuduğumda da ‘’Evet ya bakıyoruz ama görmüyoruz ‘’demiş ve o yazıdan sonra daha bir görerek bakma gereği duymuştum.

Bakmak ile Görmek arasındaki ince fark ;

Bakınca yalnız seyrederiz, görünce bir hükme varırız.

Bakmak sadece gözle olur. Görmek, akıl, kalp ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşir.

Bakmak bir göz hareketi, görmek bir şuur faaliyetidir.
Bakınca severiz, görünce hayran oluruz.Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır.
Bakmak en fazla tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır.
Bakınca yalnız seyrederiz, görünce bir hükme varırız.
Bakmanın üst seviyesi tanımak, görmenin ki ise yaşamaktır.
Bakan kişi anlatır, gören kişi sorgular ve yorumlar.
Bakınca kenardan tutarız, görünce iki elle sarılırız.
Bakınca severiz, görünce hayran oluruz.Bakmak şahitliği, görmek derinliği ifade eder.

Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır.

Bakmanın üst seviyesi tanımak, görmenin ki ise yaşamaktır.

Bakan kişi anlatır, gören kişi sorgular ve yorumlar.

Bakınca kenardan tutarız, görünce iki elle sarılırız.

Bakmak en fazla tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır.

Olaya bakış şeklimiz aslında bizim aynadaki suretimizin ta kendisidir. Ne kadar ufkumuzu aydınlatabilirsek o kadar kendimizi tanıyabiliriz. Bunu başarabildiğimiz takdirde baktıklarımızın çok ötesinde anlamlara ulaşırız sonrasın da çevremizdeki sırları keşfetmeye başlarız. Vakti zamanında bir geometri hocamız vardı ve sürekli şöyle derdi : ''Zor soru yoktur! Sadece görünen soru ve görünmeyen soru vardır.'' aklıma o geldi birden. Görünen ve görünmeyen hep bir yerde durur aslında biz sadece ona ne kadarlık bir görüş mesafesindeyiz önemli olan bu. Genel bir bakış açısı ve dikkat lazım bilinmeyene ulaşmak için. Tasavvuf anlamında bilinmeye (görünmeyene) ulaşmak için ise sadece kalp gözünün açık olması yeterlidir. Aynı olaya iki kişinin farklı yaklaşımlarda bulunması da sırf bu yüzdendir. Kötü bir durumla karşılaşıldığında, lanet okumakta olayı hayra yormak da bakış açımızın derinliğinden izler taşır. Bir olayın birden farklı görünen tarafı olduğu için bardağın hep dolu tarafından bakmayı görmek, bakmakla değil tamamen görmekle ilgilidir. Bu yüzden gördüklerimiz baktıklarımızdan çok daha önemli anlamlar yüklenir. Yükü ağır, görüş açısı derindir.Bize biz kadar yakında durur ama bir o kadar da uzaktır...

 
PEKİ YA SİZ?..

 
BAKIYOR MUSUNUZ  YA DA GÖRÜYOR MUSUNUZ?


YA DA... BAKTIKLARINIZI GÖREBİLİYOR MUSUNUZ?


BAKIP DA GÖRMEYENLERE, GÖRÜP DE ANLAMAYANLARA!.

.